Ana içeriğe atla

The Big Nine - How the Tech Titans & Their Thinking Machines Could Warp Humanity / Dokuz Dünya Devi - Teknoloji Devleri ve Onların Düşünen Makineleri İnsanlığı Nasıl Tahrip Edebilir? -- Amy Webb, Book Review EN & TR

  Hello! After a very long break, I’m back with a New York Times Bestseller book. I bought this book more than two years ago, but I’ve just finished reading it. I’m sure you also have books you bought years ago that you still haven’t read. As I write these lines, I can’t help but glance at the other books that share the same fate... Honestly, when I bought this book, the AI craze wasn’t as much of a hot topic, at least not in Turkey. I believe this awareness became more pronounced with the advent of ChatGPT in our country. Without further ado, I’ll get into the main topic where I’ll quote parts of the book, try to explain what I understood, and share my thoughts. First of all, I find the writing of such a book beneficial for humanity. Discussing the potential impacts of AI on our lives before they directly affect us might prevent some negative scenarios. The author dedicates a significant portion of the book to these scenarios. The book is written about nine tech giants on a global...

Zacharius Usta - Modern Klasikler Dizisi Kitap İncelemesi

                                                  

 Merhaba!

Bugün, modern klasikler içerisinde yer alan, Jules Verne tarafından yazılmış olan "Zacharius Usta"  kitabı hakkında yazacağım. Kitap toplamda 49 sayfadan oluşuyor. Maksimum 35-40 dakika da okuyabileceğiniz kısa bir kitap. İlk olarak kısa bir özet tadında kitabın konusundan bahsedeceğim.

Kitabın Kısa Özeti;

Zacharius Usta, kızı, çırağı ve hizmetçisi ile yaşamını sürdürmektedir. Zacharius Usta, yaptığı saatler ile sadece İsviçre'de değil hem Fransa hem Almanya'da büyük bir şöhrete sahip bir usta. Yaptığı eserlerin ona büyük bir şöhret getirdiği gerçek ama aynı zamanda çok kibirli bir insana dönüşmesinin de en büyük nedeni. Kibri o kadar fazlaydı ki  kendisini ile Tanrı ile kıyaslamaktan hiç çekinmiyordu. Yaptığı saatlerinin mekanizmasının, Tanrı'nın yarattığı canlıdan kopyaladığını bile iddia ediyordu. Zacharius Usta'nın son günlerde bir derdi olduğu kızı, çırak ve hizmetçisi tarafından kolayca farkedilmişti. Çok az konuşuyor neredeyse hiç yemek yemiyordu. Bu derdinin yaptığı saatlerin durmasından ve tek tek müşterileri tarafından iade edilmesinden kaynaklandığını öğrenmeleri çok zaman almadı. Bu süreçte Zacharius Usta ve çırağı saatleri tamir etmeye çalışsa da olmuyordu. Yaptığı saatlerini tamir bile edemeyen usta yaşlılığın verdiği sorunlarla birlikte sürekli zayıf düşüyor ve hastalanıyordu. Bu süreçte kızı ile şehrin sokaklarında yürüyüş yapıp toparlanmaya çalışan Zacharius Usta ufak tefek bir ihtiyar ile karşılaştı. Ucube gibi gözüken bu kişi görenleri dehşete düşürüyordu. Zacharius Usta atölyesine döndükten sonra kapısı açıldı ve karşısında  ucubeyi tekrar gördü. Ucube, usta ile konuşmak istediğini, saatlerinin bozulmasının nasıl durduracağını bildiğini söyledi. Bunun çözümünün ucube ile ustanın kızı Grande'nin evlenmesi ile mümkün olacağını söyledi. Usta ise Grande'nin kalbinin boş olmadığını, Aubert ile beraber olacağını söyledi. Bunun üzerine ucube alaycı tavırla ustanın saatlerinin başına dönmesini ve düğün hazırlıkları ile uğraşmasını söyledikten sonra atölyeyi terk etti. 

Zacharius Usta, zihinsel ve bedensel olarak gittikçe zayıf düşmekteydi. Her bozulan saat ile sanki ömrü daha da kısalıyordu. Bütün saatleri bozulduğunda öleceğine inanıyordu. Kendisini Yaradan'ın eşiti haline geldiğini onun gibi ölmeyeceğini iddia ediyordu bu acılı günlerinde. Tanrı nasıl sonsuzluğu yarattıysa, Zacharius Usta da zamanı yaratmıştı!

Bütün saatler tek tek bozulup müşteriler tarafında iade edilmeye devam ediliyordu. Dürüst ustalığından ödün vermemek için bozulan bütün saatleri geri satın alıyor, bütün birikimini bozuk saatlere harcıyordu. Yaptığı saatleri kimlere sattığını not aldığını defterine baktıktan sonra sadece tek bir saatinin iade edilmediğini, hala çalışan bir saatinin olduğunu fark etti Zacharius Usta. Çalışan saati ile tekrar eski günlere kavuşacağını düşünen Zacharius Usta, saati satın alan kişinin yaşadığı yere doğru gitmeye karar verdi. Çok hasta ve bitik bir durumda uzun bir yola düştü ihtiyar saatçi. Kızı Grande ve çırağı Aubert ustanın evde olmadığını farkeder. Atölyesinde açık duran defteri ve adresi gördükten sonra ustanın nereye gittiğini tahmin edip onlar da yola koyulur. Eski, terkedilmiş bir şato olan bu yere varmadan öncesinde manastıra vardılar. Burada bir keşişle karşılaştı kızı ve çırağı Aubert. Keşiş o şatoda lanetlenmiş bir yaratığın yaşadığını söyledi onlara


. O şatoya gittiklerinde Zacharius Usta ve atölyeye gelen ucubenin konuştuğunu görürler. Zacharius Usta çok bitkin bir şekilde yatarak konuşmaktaydı. Yol onu iyice zayıf düşürmüştü, ayakta duracak hali yoktu. Artık çok bitkin durumda olan Zacharius Usta ucube ile konuşmasından sonra kızı Grande'ye onla evlenmesi gerektiğini söyler. Yaşaması için tek çözümün bu olduğuna inanmıştı artık Zacharius Usta. Kızı ve Aubert bu duruma engel olmaya çalışıyorlardı. Şatoda geçen bu zaman içerisinde çalışan o son saatin en ufak sesi Zacharius Usta'ya merhem oluyordu sanki. Saat başlarında duyulan cümleler ise kızı ve Aubert'i dehşete düşürüyordu. Bu saatlerde saat başı Katolik dininin geleneklerine uygun özdeyişler değildi. Bu durumu Zacharius Usta farkedemiyordu bile ama bir sorun olduğu çok açıktı. Saatler sanki şeytan tarafından lanetlenmişti. Saat başlarında duyulan cümlelerin bazıları şöyleydi ;

"İnsanoğlu Tanrı'nın dengi olabilir."

"İnsanoğlu bilimin kölesi olmalı, onun uğruna yakınlarını ve ailesini feda etmelidir."

Zacharius Usta'nın durumu açıklıyordu bu cümleler. Hayatının son anlarının olduğunun farkındaydı sanki. Saat gece yarısına vuracakken Keşiş elini eski saate doğru uzattı ve saat gece yarısını vurmadı. Tam o sırada durumu farkeden Zacharius Usta bir feryat kopardı ve ağzından son olarak şu cümle çıktı:

 " Tanrı'nın dengi olmaya kalkışan, sonsuza kadar lanetlenecektir".

 Eski saat tam bu anda büyük bir gürültü ile paramparça oldu. İçinden çıkan zembereği yakalayan ucube bir anda ortalıktan kayboldu. Zacharius Usta ölmüştü. 

Bu talihsiz olaya tanıklık eden Aubert ve Grande Cenevre'ye geri döndüler ve Tanrı'nın onlara verdiği ömür boyunca cehennemlik bilim adamının ruhu için var güçleriyle dua ettiler.

Kitabın Ana Fikri;

Yazarın bu eserle okuyuculara vermek istediği en net mesaj kibrin insanın en büyük düşmanı ve bütün kötülüklerin başlangıcı olduğuydu. Ana karakter sahip olduğu kibir ile hem fiziksel ve mental olarak son günlerinde çok zayıf düşmüştü. Bununla birlikte yaptığı eserlerinde bilime ters düşen sorunlar ortaya çıkmıştı ve her şeyi yapmasına rağmen saatlerini tamir edememişti. Kibri yüzünden kendini tanrı ile eş gören bu kişi lanetlenmiş ve cehennemlik olmuştu. İnandığı ve ömrünü adadığı saatleri ve bilimi onu bu durumdan kurtaramamıştı.










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dunk and Egg - A Knights of the Seven Kingdoms - GRR Martin - Book Review

  R M Hello! This time, instead of writing about yet another New York Times Best Seller personal development book, I decided to switch things up a bit. To be honest, I was getting a bit tired of them anyway. Before reading this novel, I had read Vedat Milor's interview book published by Kronik Kitap, and prior to that, if I remember correctly, I was reading the book "Thinking, Fast and Slow" by a Nobel Prize-winning economist. Vedat Milor's Q&A formatted book was pleasant and easy to read, but I haven't written a review about it yet. Maybe my opinion will change; I'm not entirely sure. "Thinking, Fast and Slow" is an incredible book, about 500-600 pages long, predominantly written in an academic tone. I managed to read halfway through and discovered some surprising insights and analyses about how the human brain works for the first time. However, as I continued reading, it became increasingly difficult for me to understand, and I felt that it was...

The Big Nine - How the Tech Titans & Their Thinking Machines Could Warp Humanity / Dokuz Dünya Devi - Teknoloji Devleri ve Onların Düşünen Makineleri İnsanlığı Nasıl Tahrip Edebilir? -- Amy Webb, Book Review EN & TR

  Hello! After a very long break, I’m back with a New York Times Bestseller book. I bought this book more than two years ago, but I’ve just finished reading it. I’m sure you also have books you bought years ago that you still haven’t read. As I write these lines, I can’t help but glance at the other books that share the same fate... Honestly, when I bought this book, the AI craze wasn’t as much of a hot topic, at least not in Turkey. I believe this awareness became more pronounced with the advent of ChatGPT in our country. Without further ado, I’ll get into the main topic where I’ll quote parts of the book, try to explain what I understood, and share my thoughts. First of all, I find the writing of such a book beneficial for humanity. Discussing the potential impacts of AI on our lives before they directly affect us might prevent some negative scenarios. The author dedicates a significant portion of the book to these scenarios. The book is written about nine tech giants on a global...

Dunk and Egg - A Knights of the Seven Kingdoms - GRR Martin

           Merhaba! Alışılagelmişin dışında bu sefer New York Times Best Seller olan herhangi bir kişisel gelişim kitabı hakkında yazmıyorum. Açıkcası biraz bana da gına gelmişti zaten. Bu romanı okumadan önce araya Vedat Milor'un Kronik Kitap tarafından basılmış olan söyleşini okumuştum, onun öncesinde de yanlış hatırlamıyorsam Nobel ödüllü bir ekonomistin yazdığı "Hızlı ve Yavaş Düşünme" kitabını okuyordum. Vedat Milor'un soru cevap olarak yazılmış kitabı hoş ve okuması rahattı, fakat o kitap hakkında henüz bir yazı yazmadım. Belki fikrim değişir tam olarak bilmiyorum. Hızlı ve Yavaş Düşünme ise yaklaşık 500-600 sayfalık, ağırlıklı olarak akademik bir dilde yazılmış inanılmaz bir kitap. Yarısına kadar okuyabildim ve insan beyninin işleyişi hakkında ilk defa farkettiğim çok şaşırtıcı tespitleri ve analizleri vardı. Fakat okudukça anlaması benim için güçleşti ve genel okuyucuya hitap etmemeye başladığını hissettim. Çünkü kitabın geneli yazdığı makaleler, ya...