Ana içeriğe atla

The Big Nine - How the Tech Titans & Their Thinking Machines Could Warp Humanity / Dokuz Dünya Devi - Teknoloji Devleri ve Onların Düşünen Makineleri İnsanlığı Nasıl Tahrip Edebilir? -- Amy Webb, Book Review EN & TR

  Hello! After a very long break, I’m back with a New York Times Bestseller book. I bought this book more than two years ago, but I’ve just finished reading it. I’m sure you also have books you bought years ago that you still haven’t read. As I write these lines, I can’t help but glance at the other books that share the same fate... Honestly, when I bought this book, the AI craze wasn’t as much of a hot topic, at least not in Turkey. I believe this awareness became more pronounced with the advent of ChatGPT in our country. Without further ado, I’ll get into the main topic where I’ll quote parts of the book, try to explain what I understood, and share my thoughts. First of all, I find the writing of such a book beneficial for humanity. Discussing the potential impacts of AI on our lives before they directly affect us might prevent some negative scenarios. The author dedicates a significant portion of the book to these scenarios. The book is written about nine tech giants on a global...

Bursa'da 1 Günde Yapılabilecekler!!

 Merhaba! Son 1-2 yazımın aksine bu yazı bir kitap incelemesi ya da kısa özeti tadında bir yazı olmayacak. Bu yazımda Bursa'da bir gün içerisinde gidip gördüğüm yerler hakkında kısaca bahsedeceğim. 

Öncelikle güne herkes gibi kahvaltı ile başladık. "Misi Bahçe" adlı yer ilk durağımızdı. Küçük bir kasaba gibi bir yerde çayın yanında konumlanmış bir mekan. Dilerseniz çayın üstünde ayaklarınızı yer yer ördeklerin de bulunduğu çaya sokarak kahvaltınızı yapabilirsiniz. Fiyat-performans olarak iyi sayılacak bir mekan. Hayatınızın en iyi kahvaltısını yapmayacaksınız ama pişman da olmayacağınızın garantisini verebilirim. Özellikle sigara böreği, pişiler ve ekmeği gayet lezzetliydi.

Kahvaltı sonrası rotamız Mudanya idi. Deniz kenarı güzel, tatlı bir semt. Özellikle emeklilerin yaşamak isteyeceği kıvamda bir düzene sahip gibi hissettim. Yürüyüş yapılabilecek uzun bir sahile sahip Mudanya. Sahilin sol tarafında yürüme yoluna paralele olarak ise uzaktan da olsa Alaçatıdaki sembolik evleri andıracak renkli eski evlere sahiplik yapıyor ama turistlerin ilgi odağı olması için bence kırk fırın ekmek yemesi gerekiyor Mudanya Belediyesinin. Özelikle sahil gayet uzun ve büyük bir potansiyeli var ama deniz havası almak dışında gitmek için çokta bir sebep yok gibi. Eğer Mudanya'ya gittiyseniz yürüyüş yolunun başında bulunan Helvacı Ali'den dondurmalı irmik almayı ihmal etmeyin. Gayet lezzetli bir tatlı.

Öğlene doğru eski Bursa olarak adlandırabileceğimiz surların içerisi ve çevresinde bulunan tarihi yerleri görelim dedik. Görmeden önce Ulucami'nin yakınlarında bulunan bir çınarın altında bulunan kahvede ferahladık. Ulucami ve kapalı çarşı direkt olarak İstanbul'da Fatih, Selimiye, Eminönü ve kapalı çarşıyı vb. hatırlatıyor. Zaten çok farklı olmasını beklemekte biraz saçma olurdu. Ulucami'yi pandemiden kaynaklanan sebeplerden dolayı çok detaylı görme imkanımız olmadı ama bence kesinlikle gidilmesi gereken yerlerden biri. Sonrasında ise yakınlarda bulunan Tophane'ye gittik. Yol üzerinde Tophane surlarının yanından ve zaman zaman sur kapılarının içerisinden geçerek gidiyorsunuz. Tophane'de görebileceğiniz saat kulesi, Bursa'yı görebileceğiniz bir teras, Osmanlı devletinin kurucusu Osman Gazinin türbesini ve o tepenin sembolik toplarını görebiliyorsunuz. Hemen hemen bütün Bursa'yı görebilen güzel bir terasa sahip. Muhteşem şehir planlaması(!) sayesinde manzaranın tadını çıkarıyorsunuz. Ayrıca geleneği sürdürmek adına da Ramazan ayında sembolik olarak top atışları halen yapılmaktaymış.

Gün içerisinde dilerseniz Bursa'ya özgü süt helvası, cantık, köfteli pide gibi lezzetleri tadabileceğiniz tarihi mekanlara gidebilirsiniz. Biz sıcaktan da dolayı çok fazla acıkmadığımız için kendimizi direkt İskender'e sakladık. Botanik parkın içerisinde bulunan İskender Bey'in geleneğinin sürdürüldüğü meşhur İskender'i yemeye gittik. İskender'in yapıldığı ilk dükkan çok küçük ve eski olduğundan dolayı bu geleneği artık burada devam ettiriyorlar. Mekan tasarımı, atmosferi ile gayet güzel bir mekan. İskender ise gerçekten harika. İçerisinde kullandıkları her ürünü neredeyse hepsini kendileri üretiyorlarmış. Servis kağıdı olarak önünüze konulan gazete kağıdından hem İskender'in tarihi hem de ürünlerin kalitesi ve üretilişi hakkında çok güzel bilgi edinebiliyorsunuz. Ben özellikle tereyağına bayıldım. Şıra da gayet güzel bir içecek ama ben İskender'in yanına çok yakıştıramıyorum. Şalgam satmıyorlarmış. Bursa'ya özgü bir tat ve adet olmayabilir ama kolanın satıldığı yerde bence şalgam da satılabilir.

Güzel ve tatmin edici bir öğün sonrası günü kesinlikle dağ yolunda bulunan kafelerin birinde oturarak bitirin. Bütün Bursa'nın ayaklarınızın altında olduğu ve akşam saatlerinde gittiğinizde güneşin batışını seyredebileceğiniz güzel bir manzaraya sahip. Günün yorgunluğunu atmak ve dinlenmek için bence daha iyi bir alternatif yok.

Yazım yeterince uzun oldu yine. 1 güne sığdırmaya çalıştığımız her şeyi sizlere de aktarmaya çalıştım. Olur da yolunuz belki Bursa'ya düşerse bu yazıdan faydalanabilirsiniz. Ha bu arada dönüşte kestane şekeri de almayı unutmayın, adettendir. 

Son olarak bana bu günde eşlik eden;

Batuhan Tunceli

Nihal Fazlioska 

Nazan Fazlioska'ya selam olsun.

Hoşça kalın.












Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dunk and Egg - A Knights of the Seven Kingdoms - GRR Martin - Book Review

  R M Hello! This time, instead of writing about yet another New York Times Best Seller personal development book, I decided to switch things up a bit. To be honest, I was getting a bit tired of them anyway. Before reading this novel, I had read Vedat Milor's interview book published by Kronik Kitap, and prior to that, if I remember correctly, I was reading the book "Thinking, Fast and Slow" by a Nobel Prize-winning economist. Vedat Milor's Q&A formatted book was pleasant and easy to read, but I haven't written a review about it yet. Maybe my opinion will change; I'm not entirely sure. "Thinking, Fast and Slow" is an incredible book, about 500-600 pages long, predominantly written in an academic tone. I managed to read halfway through and discovered some surprising insights and analyses about how the human brain works for the first time. However, as I continued reading, it became increasingly difficult for me to understand, and I felt that it was...

The Big Nine - How the Tech Titans & Their Thinking Machines Could Warp Humanity / Dokuz Dünya Devi - Teknoloji Devleri ve Onların Düşünen Makineleri İnsanlığı Nasıl Tahrip Edebilir? -- Amy Webb, Book Review EN & TR

  Hello! After a very long break, I’m back with a New York Times Bestseller book. I bought this book more than two years ago, but I’ve just finished reading it. I’m sure you also have books you bought years ago that you still haven’t read. As I write these lines, I can’t help but glance at the other books that share the same fate... Honestly, when I bought this book, the AI craze wasn’t as much of a hot topic, at least not in Turkey. I believe this awareness became more pronounced with the advent of ChatGPT in our country. Without further ado, I’ll get into the main topic where I’ll quote parts of the book, try to explain what I understood, and share my thoughts. First of all, I find the writing of such a book beneficial for humanity. Discussing the potential impacts of AI on our lives before they directly affect us might prevent some negative scenarios. The author dedicates a significant portion of the book to these scenarios. The book is written about nine tech giants on a global...

Dunk and Egg - A Knights of the Seven Kingdoms - GRR Martin

           Merhaba! Alışılagelmişin dışında bu sefer New York Times Best Seller olan herhangi bir kişisel gelişim kitabı hakkında yazmıyorum. Açıkcası biraz bana da gına gelmişti zaten. Bu romanı okumadan önce araya Vedat Milor'un Kronik Kitap tarafından basılmış olan söyleşini okumuştum, onun öncesinde de yanlış hatırlamıyorsam Nobel ödüllü bir ekonomistin yazdığı "Hızlı ve Yavaş Düşünme" kitabını okuyordum. Vedat Milor'un soru cevap olarak yazılmış kitabı hoş ve okuması rahattı, fakat o kitap hakkında henüz bir yazı yazmadım. Belki fikrim değişir tam olarak bilmiyorum. Hızlı ve Yavaş Düşünme ise yaklaşık 500-600 sayfalık, ağırlıklı olarak akademik bir dilde yazılmış inanılmaz bir kitap. Yarısına kadar okuyabildim ve insan beyninin işleyişi hakkında ilk defa farkettiğim çok şaşırtıcı tespitleri ve analizleri vardı. Fakat okudukça anlaması benim için güçleşti ve genel okuyucuya hitap etmemeye başladığını hissettim. Çünkü kitabın geneli yazdığı makaleler, ya...