To be honest, I’ve started to feel a bit uncomfortable always beginning with “Hello again after a long break.” I wish I could read and write more frequently. I can’t say that I read a lot, but I definitely read more than I write. For example, I had been reading the Game of Thrones series, which I never intended to turn into a blog post. I’ve taken a break from that lately, but now I’m here with a different book. Over the past two months, I’ve read two books, and I had planned to write blog posts about both. This post is about one of them. Anyway, let’s get to the point. Today, I bring you a South Korean bestseller: Yeonnam-dong's Smiley Laundromat . While reading this book, I realized something: I may have never read a novel written in the recent (late 21st century) period before. As you may already know from my blog, I’m not much of a novel reader, and when I did read novels, I mostly preferred classics. So, reading this book allowed me to experience emotions I hadn’t really fe...
İlk yazımı 1.sezonunu yeni bitirdiğim norveç dizisi olan Ragnarok hakkında yazmak istedim. Kısaca diziden anladıklarımı yazıya dökeceğim eğer yanlış veya eksik anladığım kısımlar olmuş ise lütfen beni bilgilendirin, boşuna açmadık bu blogu çünkü. Öncelikle İskandinav mitolojisine ilgi duyuyorsanız kesinlikle izleyin. Öyle ilgi duyuyosan dediysem abartmaya gerek yok. Benim gibi Vikings ya da Marvel'dan duyduysan ve hoşuna gittiyse de olur. Dizi anladığım kadarıyla binlerce yıldan beri hayatta olan, olağan üstü özelliklere sahip olan devler ile kasabaya yeni taşınan ve gizemli, yaşlı bir teyzeden özel güçlerini edinen ana karakterimiz arasındaki olayları ele alıyor. Bu ana karakterimiz dizide Thor olarak tanıtılıyor. Çünkü kendisini çekiç ve şimşekle pek haşir neşir olduğunu gördük. Dev olarak tanıtılan aile ise büyük savaştan canlı olarak kurtulmuş, insan gibi yaşayarak hayatlarına devam eden, kendilerine has özellikleri olan bir grup mitolojik karakterler. İnsanlar ile çok yakın ilişki kurmaktan çekiniyolar çünkü kendi öz kimliklerini kaybetmek ve belli etmek istemiyolar. Bu konuda bana biraz Twilight'ı andırması canımı sıkmadı desem yalan olur. Ana karakterimiz Magne ile bu aile arasındaki sorun sadece mitolojik olaylardan kaynaklanmıyor. Jutul ailesi kasabadaki en zengin aile ve bu zenginliği işlettikleri fabrikadan kazanıyolar Bu fabrikanın Norveç doğasına ciddi zararlar vermesi çevreci bir öğrenci olan Isolde'nin dikkatini çekiyor ve bu konuda bir şeyler yapmak için deliller toplayarak kendince bir mücadele veriyor. Isolde ile yakın arkadaş olan Magne de kendini bu olayların içinde buluyor. Sıkılmadan izleyeceğinizi düşündüğüm eğlenceli bir dizi. İlk sezon 6 bölümden oluşuyo ve bölümler ortalama 40 dk civarlarında. Çok detaya girmeden ve spoiler vermeden yazımı sonlandırmak istiyorum. Biraz yüzeysel oldu sanki ama idare edin artık. İlk elin günahı olmaz diyeceğim ama diğer yazıların da kusursuz olacağını garanti edemiyorum pek. Bu arada 2. sezon da onaylanmış. Neyse size iyi okumalar.
Yorumlar
Yorum Gönder