Ana içeriğe atla

The Big Nine - How the Tech Titans & Their Thinking Machines Could Warp Humanity / Dokuz Dünya Devi - Teknoloji Devleri ve Onların Düşünen Makineleri İnsanlığı Nasıl Tahrip Edebilir? -- Amy Webb, Book Review EN & TR

  Hello! After a very long break, I’m back with a New York Times Bestseller book. I bought this book more than two years ago, but I’ve just finished reading it. I’m sure you also have books you bought years ago that you still haven’t read. As I write these lines, I can’t help but glance at the other books that share the same fate... Honestly, when I bought this book, the AI craze wasn’t as much of a hot topic, at least not in Turkey. I believe this awareness became more pronounced with the advent of ChatGPT in our country. Without further ado, I’ll get into the main topic where I’ll quote parts of the book, try to explain what I understood, and share my thoughts. First of all, I find the writing of such a book beneficial for humanity. Discussing the potential impacts of AI on our lives before they directly affect us might prevent some negative scenarios. The author dedicates a significant portion of the book to these scenarios. The book is written about nine tech giants on a global...

Dunk and Egg - A Knights of the Seven Kingdoms - GRR Martin

          

Merhaba!

Alışılagelmişin dışında bu sefer New York Times Best Seller olan herhangi bir kişisel gelişim kitabı hakkında yazmıyorum. Açıkcası biraz bana da gına gelmişti zaten. Bu romanı okumadan önce araya Vedat Milor'un Kronik Kitap tarafından basılmış olan söyleşini okumuştum, onun öncesinde de yanlış hatırlamıyorsam Nobel ödüllü bir ekonomistin yazdığı "Hızlı ve Yavaş Düşünme" kitabını okuyordum. Vedat Milor'un soru cevap olarak yazılmış kitabı hoş ve okuması rahattı, fakat o kitap hakkında henüz bir yazı yazmadım. Belki fikrim değişir tam olarak bilmiyorum. Hızlı ve Yavaş Düşünme ise yaklaşık 500-600 sayfalık, ağırlıklı olarak akademik bir dilde yazılmış inanılmaz bir kitap. Yarısına kadar okuyabildim ve insan beyninin işleyişi hakkında ilk defa farkettiğim çok şaşırtıcı tespitleri ve analizleri vardı. Fakat okudukça anlaması benim için güçleşti ve genel okuyucuya hitap etmemeye başladığını hissettim. Çünkü kitabın geneli yazdığı makaleler, yaptığı deneyler ile ilişkiliydi ve rahatlamak için okuyabileceğim bir kitap değildi. O kitabı okumaya başladığımda ders çalışırcasına dikkatimi ve zamanımı vermem gerekiyordu. İşte tam olarak bu noktada ya eğleneceğim ya da en azından bu kadar mesai harcıyorsam işimle alakalı bir şey okumam gerektiğine karar verdiğim için o kitabı şimdilik yarıda bıraktım. Kısa bir güncelleme yapmak istedim ama çok bile uzattım neyse sadede geleyim.

Evet malumunuz House of the Dragons yayınlandı ve büyük fanı olduğum Westeros dünyasına tekrar kavuşmuş oldum. Fitilin ateşlenmesi ile ne kadar özlediğimi daha çok farkettim ve House of the Dragons'ın sezon finalinden sonra Game of Thrones'a başladım... Bu noktadan sonra bu ateş yangına döndü zaten.. GRR Martin'in yarattığı bu akıl almaz evrenin içerisine olabildiğince girebilmek, daha fazla maruz kalabilmek için Westeros tarihi ve kişiler ile alakalı araştırmalar yapmaya ve okumaya başlamıştım. Bu noktada ilacın aslında direkt olarak kitapları okumanın olduğunu farkettim. Kitaplara tekrar bakarken bir prequel olan "The Knight of the Seven Kingdoms" adlı kitabı buldum. Aslında Game of Thrones'un kitabına da devam edebilirdim, yıllar önce 2. kitabın yarısında kalmıştım ama bu biraz iddialı giriş olurdu uzun bir aradan sonra..

"The Knight of the Seven Kingdoms" adlı kitap hakkında ufak araştırmalar yaptım ve Game of Thrones dizindeki zaman diliminden yaklaşık 100 yıl önce geçen bir şövalye ve yaverinin hikayelerinin anlatıldığı bir roman olduğunu gördüm. Biraz daha araştırdıkca aslında GRR Martin bunu 3 kısa roman olarak yazmış, bu kitap ise 3 kitabın tek bir kitapta toplanmış haliymiş.


Biraz karakterimizden ve kitabın içeriğinden bahsetmek gerekirse gezgin şövalyemiz "Sir Duncan the Tall" aslında başka bir gezgin şövalye olan Pennytree'li Sir Arlan'ın yaveriydi. Kendisi piç olarak dünyaya gelen Duncan'ı, bir bit çukurunda domuz kovalarken buluyor. O dönemde önceki yaveri savaşta öldüğü için yeni bir yavere ihtiyacı vardı. Hem o zavallı çocuga yardım etmek hem de kendi işlerini halletmesi için Duncan'ı yanına almaya karar veriyor. Kitap, Duncan'ın efendisini toprağa gömdüğü anda başlıyor. Sir Arlan'ı ne kadar kitapta Duncan ile beraber okuyamasak da yer yer bir çok kez Duncan bize Sir Arlan ile yaşadığı anıları anlatıyor. Kendisinin pekte anlatmaya değer başka anısı yok çünkü. Soylu lordlar bit çukurundaki hikayeleri hiç önemsemiyor hatta çok da ünlü olmayan Sir Arlan ile olan hikayelerine bile fazla kulak asmıyorlar. Sir Duncan'ı diğer önemsiz gezgin şövalyelerden ayıran en önemli özelliği ise rastgele denk geldiği ve yanına aldığı Targaryen prensi olan yaveri. Egg, o dönemde aslında Prens Maekar'ın oğlu, isminin 5.si Aegon Targaryen. Yıllar sonra kral olacak kişi aslında bu kitapta önemsiz bir gezgin şövalyenin yaverliğini yapıyor. Aegon'un da hakkını vererek bit çukurundaki o çocuk, sayfa sayfa çok önemli bir şövalye olma yolunda ilerliyor hatta günün birinde kral muhafızı bile oluyor. Muhtemelen Aegon'un yönettiği dönemde onun muhafızlığını yaptığını düşünüyorum ama Duncan hakkında spoiler yememek için bunu araştırmak istemiyorum. Çünkü henüz bitmiş değil hala yarım ve yazılmayı bekleyen bir çok kısmı var GRR Martin'in dediğine göre. Game of Thrones'u tekrar izlemeye başladığım için bir sahnede Joffrey ve Jamie, kral muhafızlarının anlatıldığı kitapta Jamie için sadece yarım sayfa yazıldığı, Sir Duncan için ise tam tamına 4 sayfa yazıldığını, kim bilir ne kadar önemli bir şövalye olduğunu söylüyor. Bu kitabı okurken bu sahneye denk gelmek harika bir easter egg benim için. Bir de ek olarak Night's Watch'taki Üstat Aemon ise bizim yumurta'nın ( Egg, Aegon) abisi. Master Aemon'ın ölüm sahnesini izlerseniz son nefesinde yumurta diye sayıklayışını farkedeceksiniz. Kendisi tahtı reddettiği için varis olarak sıra Aegon'a geçiyor. Böylece kral olabiliyor.

Anladığınız üzere olaylar Targaryenların Westeros'u yönettiği dönemde geçiyor. Belirtmek gerekirse bu dönemde de ejderhalar yok. Sadece ejderha yumurtalarının olduğunu kitabın son kısmında görüyoruz. İsimleri karıştırmamak için kaç kere Targaryen Family Tree'ye baktığımı hatırlamıyorum. GRR Martin, hocam bu kadar inanılmaz bir hayal dünyasına sahipken keşke isimleri daha farklı yapsaydın anlaması bizim için daha kolay olurdu.. Bunun yanısına önemli önemsiz ismi geçen şövalyelerden ve lordlardan bahsetmiyorum bile. Onların adlarını akılda tutmak ise çok daha zordu. Kitabı okuduğum her anda acaba bu sahne dizide nasıl görünürdü diye düşünmeden edemiyordum.. Tasvirleri ve betimlemeleri bir noktada görerek tatmak istiyordum. HBO umarım buna da bir el atarsın. 355 sayfalık 3 romanın birleştirildiği bu kitapta bence Duncan için önemli sayılacak 3 an vardı. Hem spoiler olmaması hem de amacım olmadığı için bu anlara çok fazla girmeyeceğim zaten öğrenmek isterseniz muazzam bir kütüphane olan https://awoiaf.westeros.org/index.php/Main_Page sitesine sizi yönlendirebilirim. Tabii kitabı da okuyabilirsiniz.

Yer yer ağır olsa da tadına vararak okunacak çok hoş bir roman. Westeros dünyası ile alakalı olmasa bile keyif alınacak bir kitap. Westeros ile alakalı olması ise onu çok daha cazip kılıyor tabii ki de. Bunu Game of Thrones ya da House of the Dragons izlemeyenler için belirtiyorum ama bunları izlemeyen bir insanın sırf roman okumayı sevdiği için bu kitaba denk geleceğini ya da okuyacağını da pek düşünmüyorum.

Dunk and Egg'in diyalogları, yollarda sefil sefil dolaşırken hayal ettikleri yemeklerin betimlemeleri, turnuvaların aksiyonu, zırhları, kalelerin ve hane armalarının detaylarını okumak gerçekten çok hoş. Hatta orta çağda yaşayan insanların imkansızlıklarından isteklerini okumak ise ne kadar çok şeye sahip olduğumuzu da farkettiriyor. Kahramanlarımız çoğu zaman sıcak bir yemek ve yatağın hayalini kurarak günlerini geçiriyorlar. Kitabın içeriğini okursanız kahramanlarımız bir çok maceraya atıldığı yazıyor ama bana kalırsa kitap bu hikayelerin belki çeyreği bile etmez.. O yüzden o hikayeleri okuyamamak beni çok üzdü, tadı damağımda kaldı resmen. Gelecek kitapların yazılmasını beklemek çok zor olacak ama beni üzen şey henüz yazılmamış kitaptaki olaylar ile bu kitabı pazarlamak biraz çakallık..

Velhasıl toparlamak gerekirse Game of Thrones dizisini izlediyseniz, o döneme meraklı ve daha fazla maruz kalmak istiyorsanız ve tabii ki okumayı da seviyorsanız kitabı kesinlikle alın ve okuyun. Ben hızımı alamadığım için sanırım Game of Thrones'un yarıda kaldığım 2. kitabından okumaya tekrar başlayacağım. Zaten dizi çok kötü final yapmıştı. GRR Martin'in bize daha güzel bir final yapacağını ümit ediyorum, belki o kitapların yayınlamasına yetişene kadar önceki kitapları bitirebilirim. Ha bu arada HBO, bana kalırsa bu kitaptan şu an en az 2 sezon dizi çıkar . House of The Dragons varken şu an çekmenizi beklemiyorum ama aklınızda bulunsun (:

Bir dahaki yazıda görüşmek üzere !

Yorumlar

  1. alışveriş listesine eklendi 🤓 HOTD beklerken Westoros özlemi çekmeyelim…

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dunk and Egg - A Knights of the Seven Kingdoms - GRR Martin - Book Review

  R M Hello! This time, instead of writing about yet another New York Times Best Seller personal development book, I decided to switch things up a bit. To be honest, I was getting a bit tired of them anyway. Before reading this novel, I had read Vedat Milor's interview book published by Kronik Kitap, and prior to that, if I remember correctly, I was reading the book "Thinking, Fast and Slow" by a Nobel Prize-winning economist. Vedat Milor's Q&A formatted book was pleasant and easy to read, but I haven't written a review about it yet. Maybe my opinion will change; I'm not entirely sure. "Thinking, Fast and Slow" is an incredible book, about 500-600 pages long, predominantly written in an academic tone. I managed to read halfway through and discovered some surprising insights and analyses about how the human brain works for the first time. However, as I continued reading, it became increasingly difficult for me to understand, and I felt that it was...

The Big Nine - How the Tech Titans & Their Thinking Machines Could Warp Humanity / Dokuz Dünya Devi - Teknoloji Devleri ve Onların Düşünen Makineleri İnsanlığı Nasıl Tahrip Edebilir? -- Amy Webb, Book Review EN & TR

  Hello! After a very long break, I’m back with a New York Times Bestseller book. I bought this book more than two years ago, but I’ve just finished reading it. I’m sure you also have books you bought years ago that you still haven’t read. As I write these lines, I can’t help but glance at the other books that share the same fate... Honestly, when I bought this book, the AI craze wasn’t as much of a hot topic, at least not in Turkey. I believe this awareness became more pronounced with the advent of ChatGPT in our country. Without further ado, I’ll get into the main topic where I’ll quote parts of the book, try to explain what I understood, and share my thoughts. First of all, I find the writing of such a book beneficial for humanity. Discussing the potential impacts of AI on our lives before they directly affect us might prevent some negative scenarios. The author dedicates a significant portion of the book to these scenarios. The book is written about nine tech giants on a global...